HI BARBIE: FİLM GERÇEKTEN GİTMEYE DEĞER Mİ?

"Barbenheimer"

Son zamanlarda herkes adeta bütün dünyayı etkisi altına almış olan Barbie ve Oppenheimer fırtınası üzerine konuşuyorken bize de ortama ayak uydurmak düşer! Bu yazıyla Barbie ile ilgili, filme gitmek isteyenlere de fazla ön bilgi vermeden görüşlerimi paylaşmak isterim, gelin birlikte inceleyelim: Bu film gerçekten beyaz perdede izlemeye değer mi?

Doğrusunu söylemek gerekirse bu yazının yayımlanma tarihinden de anlaşılacağı üzere vizyona girer girmez Barbie izlemeye gitmedim, zira biraz diğer görüşlerin ardından fikir edinmek istedim ve üç gün önce -3 Ağustos’ta- sinemadaydım. Eğer siz de benim gibi bir filme gitmeden önce araştırma sürecini bitiremeyenlerdenseniz buyurun, birlikte bir inceleme yapalım.

Yönetmen koltuğundaki Greta Gerwig’in Noah Baumbach ile yazdığı, başrolleri Margot Robbie -kendisi yapımcılar arasında da yer alıyor- ile Ryan Gosling ve Ariana Greenblatt olan bu yapım gerçek dünyadaki “cinsiyet eşitliği” kavramına dikkat çekmek isterken bunu Barbie’nin kendini her zamanki mükemmel dünyasında mükemmel hissetmemeye başlaması üzerine gerçek dünyaya yaptığı yolculuk ile anlatıyor. Her Barbie’nin gerçek dünyadaki sahibi ile bağlantılı olduğunu öğrenen “klasik” Barbie, gerçek dünyada onunla oynayan Sasha’yı bulmak için yola çıkıyor ve yanında elbette Ken de var.

İzleyici kitlesi, filmi incelediğimde ilk dikkatimi çeken ayrıntı oldu. Barbie gibi hepimizin küçüklüğünden beri hayal dünyasını süsleyen, gerek oyuncağı gerek animasyonlarıyla çok vakit geçirdiğimiz bir karakterin oyuncularla çekilmiş bu filminin çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de 13 yaş ve üzeri kategorisine uygun şeklinde sınıflandırılması biraz düşündürücü doğrusu. Sonuçta en çok da küçüklerin izleyebilmeli olduğu bir teması var fakat sanıyorum ki bu karar bazı ifadeler ve belki de genel olarak ele alınan konudan dolayı verildi. Sonuç olarak her ne kadar “Barbie” en çok da onlara hitap etse de böyle bir durumda gerçekten en doğru karar 13 yaş ve üzeri ile sınırlandırmak olmuş. Asıl kitlenin yetişkinler olduğu ortada.

Oyuncular genel olarak rolleri ile gerçekten uyumlular, özellikle Ryan Gosling’i Ken rolünde izlemeye ön yargılı yaklaşsam da çok keyifliydi. Söylemeden geçemeyeceğim bir şey de şu ki filme gitmeden önce kesinlikle Margot Robbie’nin seti tanıttığı videoyu izlemelisiniz, Barbie setlerindeki evlerden esinlenilerek gerçek bir “Barbieland” oluşturulmuş. Bunun yanı sıra bazı sahnelerde dinlerken çok keyif alacağınız, birbirinden başarılı isimlerin film için özel olarak yaptığı şarkılar bulunuyor.

Film boyunca çeşitli bölümlerde Barbie’nin geçmişten günümüze piyasamıza sürülen Barbie ve Ken oyuncakları, hatta çeşitli nedenlerle üretimi durdurulan oyuncaklara bile yer verilmiş ki bu çok kısa süreli ve bir iki cümleyle adeta iğneleyici mesajlar verilerek yapılıyor. Barbie’nin yaratıcısı Ruth Handler ve kızı Barbara Handler’dan, ayrıca üretici şirket Mattel’den de bahsedilen bölümler var.

Bu arada, orijinal dili İngilizce olan filmi aynı zamanda dil geliştirmek için de izlemek istiyorsanız altyazı seçeneği de mevcut. Ben de altyazı ile izledim, şunu söyleyebilirim ki cümle yapıları genel olarak çok karışık değildi ve altyazıya ihtiyaç duymadan bile rahatlıkla izleme şansınız var. Bu benim için bir artı olsa da eğer ben hem altyazıyı hem de filmi takip edemem, diyenlerdenseniz maalesef Türkçe seslendirme seçeneği bulunmuyor, durum sizin için bir eksiye dönüşebilir.

Filmi izledikten sonra üzerinizde duygusal bir etki değil, pek çok düşünce bırakıyor ve filmi izlemeden hiç araştırma yapmadıysanız bu zamana kadar üretilen oyuncakları ile ilgili araştırmaya başlıyorsunuz. Eğer küçük ayrıntılara dikkat etmeyen biriyseniz pek çok şey kaçırma olasılığınız var, bazı şeyler birkaç cümleyle geçiştirildiğinde -bir de altyazı takip etmeye uğraşıyorsanız- olayların nereye gittiğini anlayamayabilirsiniz.

Sonuç olarak küçükken Barbie setleriyle oynamış olun ya da olmayın, eğer geçmişten günümüze şu anda üretimi devam eden ya da etmeyen “Barbie ve Ken”ler ile onların dünyasında tanışmak ve “klasik Barbie” ve Ken ile eğlenceli bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız film genel olarak akıcı olduğu için keyif alabilirsiniz. Şayet Barbie ile bu zamana kadar ilgilenmemiş birinin filmi sıkıcı bulma olasılığı ise daha yüksek, küçüklüğünden beri Barbie hayranı olan ben bile film sonrası çok araştırma yaptım.

Filme gidecek olursanız şimdiden iyi seyirler!