top of page
Yazı: Blog Yazısı Galerisi

ÇANAKKALE DESTANI

  • Yazarın fotoğrafı: Edebiyatçı Kız
    Edebiyatçı Kız
  • 18 Mar 2022
  • 3 dakikada okunur

Çanakkale’nin bir destan olduğunu söylerler. Buna katılmamak elde midir? Çanakkale bir destandır, şehitlerimizin kanıyla yazılmış ve hiç unutulmayacak, nesilden nesile aktarılacak büyük bir destan.


Günümüzde Çanakkale’nin her yerinde tarihten, savaşlardan izler var. Tabii genel olarak Çanakkale Savaşı’ndan. Hepsinin de derin hikayeleri var. Mesela Şehitler Abidesi: 1954’ten 1960’a kadar yapımına devam edilmiş ve dört büyük sütunun üzerine oturtulmuş bu abide, Türk milletinin sağlam temellere dayandığı ve yıkılmaz olduğu anlamını taşır. Uzaktan bakıldığında Mehmetçik’in M harfi şeklinde görünür ve tavanında Türk bayrağı mozaiği bulunur. Abidenin dört ayağındaki sekiz adet rölyeften denize bakanları deniz savaşlarını, karaya bakanları ise kara savaşlarını anlatmaktadır. Ya da Anadolu Hamidiye Tabyası... Gittiğinizde orada görev yapmış askerlerin duvarlara kazınmış isimlerini, kullanılan topları görmeniz mümkün ve ürpermemek elde değil. Burası şu anda müze olarak ziyaretçilerini bekliyor, içinde savaş günlerinden izleri görebilirsiniz. Adeta geçmişe bir yolculuk... Tam bunları düşünürken Dur Yolcu Anıtı çıkıyor karşımıza. İnsanın onu görüp de ürpermemesi mümkün mü?

Şu anda buraları gezebiliyoruz, ama bundan 107 yıl önce burada büyük savaşlar geçekleşti. Çanakkale Savaşı gibi. 1.Dünya Savaşı’nın içinde bulundurduğu bu savaş sırasında Türk askeri, Türk milleti bu topraklar için az mücadele etmedi, az şehitler vermedi. Nusret Mayın Gemisi mayınları 639 kişilik mürettebatıyla Bouvet, onun ardından HMS Inflexible ve Ocean zırhlılarını sulara gömdü ve Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey iki gün önce kalp krizi geçirmiş olmasına rağmen görevinden vazgeçmedi, geminin mayın grup komutanı Yüzbaşı Nazmi Bey ile 17 Mart’ta elde kalan son mayınları boğaza döşedi. Cevat Paşa (Albay Cevat Çobanlı), 26 mayını kıyıya paralel döşeme emrini verdi. Mustafa Kemal, 130 bin kişilik bir kolorduya albay rütbesi ile komutanlık yapan ve savaştan sonra “Anafartalar Kahramanı” olarak tanındı. 276 kilogramlık top mermisini o büyük vatan aşkı ile sırtlayan Seyit Onbaşı, 67 kişilik ordusu ile denizden çıkarma yapan kocaman İngiliz ordusunu durdurmayı başaran Yahya Çavuş, aynı şekilde Seddülbahir’de 20 kişilik ordusuyla İngilizlerin çıkarmasına karşı koyan Mehmet Çavuş, Mücahide Hatice Hanım, Nezahat Onbaşı ve daha nice isimsiz kahramanımız… Hepsi vatanı için, canını dişine takarak kendi yöntemleri ile savaştılar. Askerlerimiz savaş süresi boyunca yağlı buğday çorbası, üzüm hoşafı ve bazen hiç bulunmayan ekmek ile karın doyurmaya çalıştılar. Buna rağmen ellerinden geldiğince savaş koşulları adil gibi savaşmayı başardılar. Bazen mermileri hiçe sayarak yaralı düşman askerini kendi cephesine götürecek kadar... Şehit olacağını bile bile… Savaşın olduğu yılda bazı liseler mezun verememiş, çünkü onuncu sınıf ve üzerinde okuyanların hepsi savaşa katılmış ve şehit olmuş. Bunun türkülerimizde de yansımaları bulunuyor. Bir de 57. Alay var: 19. Tümen’in 57. Alay’ı… Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.” sözüyle hepsi de vatan için, geri dönmeyi düşünmeden canlarını feda etmişler.


Peki, bir savaşta mermilerin havada çarpışma olasılığı kaçtır? Dile kolay bile diyemem, altı yüz milyonda bir! Metrekareye altı bin merminin düştüğü bu savaşta pek çok kez havada çarpışan mermilere rastlanmıştır.


Çanakkale Savaşı’nda bahsetmeden geçemeyeceğim, ne zaman duysam ürperdiğim birçok durum, yaşanmış olay da var. Mesela ateşkes ilan edildiğinde bizim siperlerimizden yükselen türkü sesine savaştığımız askerler de hayran kalır, onlar da dinlermiş. Bazen onların söylemesini istediği bile olurmuş, ama dün gece beğendikleri o yanık sesli askerin bir daha bir türkü söylemesini istediklerinde o askerin şehit edildiğini öğrenirlermiş.

Artık Çanakkale’ye geldiğinizde sizi bütün heybetleri ile Şehitler Abidesi, Dur Yolcu Anıtı, Anadolu Hamidiye Tabyası ve daha nice tarih kokulu yapıt karşılıyor. Hepsinin bir dile gelse anlata anlata bitiremeyeceği kadar yaşadıkları var, hepsi de savaşı bütün gerçekliği ile kanıtlıyor.


Bu savaş yokluk ve sefalet içinde o kadar zorluğa rağmen milletin dayanışması ve vatan sevgisi sayesinde kazanıldı. Çanakkale Savaşı, bu konuda bize savaş esnasında önemli olanın asker sayısı ya da mühimmatın çokluğu ve kalitesi değil; dayanışma ve vatan sevgisi olduğunu gösterdi. Hiçbir zaman akıldan çıkmayacak ve her zaman hatırlanacak şekilde. Cevat Paşa’nın Çanakkale’deki düşman hakkında dediği gibi bitirmek gerekir: “Gittiler, geçemediler, geçemeyecekler.”

 
 
 

Yorumlar


  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter

©2022, Gitap Edebiyat tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page