top of page
Yazı: Blog Yazısı Galerisi

YAŞANMIŞ BİR HİKAYE: ÖZGE VE BERFİN'İN DOSTLUĞU

  • Yazarın fotoğrafı: Edebiyatçı Kız
    Edebiyatçı Kız
  • 23 Nis 2021
  • 5 dakikada okunur

Berfin adında, ilkokul ikinci sınıfa giden bir kız çocuğu vardı. Ailesi onu çok severdi, çünkü ailesinin tek kızıydı. Annesi de ilkokul öğretmeniydi. Berfin, bunlara rağmen okuma ve yazma gibi işlemleri yapamıyordu. Ters giden bir şeyler vardı. Bunu sınıf öğretmenleri de fark etmiş fakat kimseye söylememişti. Çünkü Berfin’in gurunu kırmak ve kendini kötü hissetmesini sağlamak istememişti. Onun dışında sınıf arkadaşlarının tümü rahatlıkla okuyabiliyor, yazabiliyor ve problem çözebiliyordu. Bu sebeple arkadaşları Berfin’i oyunlarına almazlar, onu dışlarlar ve onunla alay ederlerdi.

Genelde arkadaşları onunla alay ettiği için okula gelmeyi istemezdi Berfin. Ders zili çaldığında herkesin annesi gitmiş olsa da Berfin, annesinin hep yanında olmasını isterdi. Annesinin yanında olmadığı her zaman, ürkekleşir ve ağlardı. Sadece sınıf öğretmeni ve annesi yanında olunca kendini rahat ve güvende hissederdi.

Sınıf öğretmenlerini çok severdi. Çünkü sınıf öğretmenleri Berfin’in durumunu fark etmişti. Bu sebeple Berfin’e karşı çok şefkat ve merhametli davranıyordu, tıpkı her öğretmenin bu tür çocuklara davranması gerektiği gibi. Onun okuyamadığı yerleri kendisi düzeltirdi. Fakat çok sık hasta olur, sürekli iki haftaya yakın raporlar alırdı. Berfin, onun gelmediği günler okula geldiğinde okulda kalmak istemez, “Anne, kalmak istemiyorum, gidelim !” diye hıçkırarak ağlardı. Gelmediği günler boyunca da gelmezdi, gelmek istemezdi.

Nihayet karne günü gelmişti. Bu günden sonra önlerinde üç aylık, upuzun bir tatil vardı. Tüm öğrenciler çok mutluydu fakat Berfin, karne günü olsa bile okula gelmek istemiyordu. O gün okula geç geldi. Karnesindeki notların hepsinde çok iyi yazıyordu, davranışlarında da öyle. Sınıf öğretmeni onun hakkında karneye gurur verici şeyler yazmıştı. En sevdiği renklerde olan bir kelebek çıkartmasını da görüşünün yanına kondurmuştu. Annesi kendi kendine okuduktan sonra annesi Berfin’e baktı ve büyükçe bir tebessüm ile gülümsedi. Berfin okumayı daha yarım yamalak öğrendiği için karnedeki her şeyi ona annesi okudu. Berfin, sınıf öğretmeninin kendisi hakkında böyle düşünmesi Berfin’i çok şaşırtmıştı. Ansızın sevinçle öğretmene doğru koştu ve ona sarıldı. O gün sevinçli bir şekilde eve döndüler ve Berfin eve gelir gelmez öğretmeninin verdiği tatil kitabını annesinin yardımı ile yapmaya başladı.

Aradan günler, hatta aylar geçti. Artık okulların açılacağı gün gelmişti. Berfin ve ailesi, yaz tatilinde çok eğlenceli vakitler geçirmişlerdi. Öğretmenini tekrar göreceği için de çok mutluydu. Sınıfa heyecanla girdi ve bulduğu ilk sıraya oturdu. Şansına, yanına da Özge oturmuştu. Şimdiye kadar her şey çok iyi gidiyordu, fakat bir sorun vardı… Ders zili çalalı 10 dakika geçmesine rağmen öğretmenleri hala gelmemişti. Acaba tam okulların açılacağı gün rahatsızlanıp, rapor mu almıştı? Aniden sınıfa bir bayan girdi ve çantasını öğretmen masasına bırakarak, “ Günaydın, çocuklar. İsterseniz öncelikle tanışalım. Benim adım Meltem. Yeni sınıf öğretmeniniz benim. Bundan sonraki iki sene birlikteyiz çünkü ne yazık ki geçen iki sene birlikte olduğunuz öğretmeniniz emekli oldu.” dedi ve velileri dışarı almak istedi. Geçen seneki sınıf öğretmenleri ile yeni öğretmenleri ile konuşuyorlardı. Bu sebeple Berfin’in durumunu biliyordu. Berfin’in annesine, “Lütfen, siz bu derslik burada kalın.” Berfin çok sevinmişti. Galiba bu öğretmenini daha çok sevecekti.


Günler geçtikçe Berfin ve Meltem Öğretmen, daha da iyi anlaşmaya başlıyorlardı. Zaten, bu öğretmenin tekniği farklıydı. Öğrenciler her parmak kaldırdığında hayali bir kart kazanıyorlardı. Ay sonunda en çok kartı toplayana küçük küçük ödüller vardı. Bu ödüllerden daha önce Berfin’de almıştı, Özge’de.

Kendini yakın hissettiği tek bir arkadaşı vardı. Adı Özge idi. Onunla da arada bir konuşurdu zaten. Yeni gelen sınıf öğretmeni bir gün sınıfa girer girmez Özge’yi çağırdı. Özge’ye, “Bak Özge, sana bir şey söyleyeceğim, fakat bu söylediğimi diğer arkadaşların bilmeyecek.” dedi. Özge, çok meraklanmıştı. Öğretmen devam etti. “Berfin ile en iyi anlaşan, ona ilgi gösteren tek kişi sensin.” dedi, bir süre durakladı. Bu sefer Özge, kendini tutamayıp, “Öğretmenim, peki bu söyleyecekleriniz, Berfin ile mi ilgili ?” dedi. Öğretmen, Özge’ye hafifçe gülümsedi ve “ Evet.” dedi. Okul koridorunun sonunda konuşuyorlardı ve koridorlarının tamamı farklı konulardaki resimler ile süslenmişti. Merdivenler bile. Bulunduğu katın en sonunda konuşuyorlardı ve yanlarında “mevsimler ve ayları” vardı. “Şuradaki ‘ARALIK’ yazısını görüyor ve rahatça okuyabiliyorsun, değil mi? İşte Berfin, bu yazıyı tıpkı senin ve diğer arkadaşların gibi görüp okuyamıyor. “ diyerek sözüne devam etti. Özge, “Peki neden ?” diye sordu öğretmenine. Özge’ye “Çünkü o ‘disleksi’ dedi .“Yani öğrenme güçlüğü çekiyor. Sana az önce okuyup okuyamadığını sorduğum yazıları o birbirine girmiş, karışık görüyor ve okuyamıyor. Bundan dolayı birazdan seni ve Berfin’i yan yana ve ortadaki en ön sıraya oturtacağım. Çünkü ona yardım etmeni istiyorum. Onun okuyamadığı yerleri onun kulağına fısıldayarak düzeltmesini sağlayacaksın.”

Özge bunları duyduğuna çok mutlu olmuştu. Öğretmeni ona gülümsedi ve kapıyı açtı. İçeri girdiler. Öğretmen hemen Berfin’ i de kaldırdı ve bundan sonra ikisinin yan yana ve ortadaki en ön sıraya oturacağını söyledi. İkisi de çok mutluydu.

Özge’ye öğretmeni disleksinin ne olduğunu söylese bile bu tanım ona yetmemişti. Eve gider gitmez okulda yaşananları ailesine anlattı ve bilgisayarın başına geçip disleksinin ne olduğunu araştırdı. Öğretmeninin tanımı doğruydu. Disleksi, “bir öğrenme güçlüğü türü” idi. Ama disleksi olmak, diğer becerilerin de zayıf olması demek değildi. Örneğin disleksiler, resimde çok başarılıydı. Ünlü ressam “Leonardo Da Vinci” bile “disleksi” idi mesela. Tüm bu bilgileri bir araya getirip toparlayarak disleksi ile ilgili, iki sayfalık bir araştırma oluşturmuştu. Ertesi gün yaptığı bu araştırmayı öğretmenine verdi. Öğretmen şaşırmıştı. “Bu nedir ?” diye sordu. Özge’de “Dün konuştuğumuz konuyu çok merak edip araştırdım. Disleksi ile alakalı. Biliyor musunuz, öğretmenim! Leonardo Da Vinci bile disleksi imiş ama çok güzel resim yapıyor! dedi heyecanla. Özge’nin bu tür konulara ilgili olması, öğretmeni mutlu etmişti.


Bir gün, her zamanki gibi Berfin hariç tüm çocuklar kendi aralarında bir oyun kurmuşlar ve dışarı çıkacaklardı. Berfin, bu durumda kendini daha fazla tutamadı ve öğretmeninin yanına gitti, “Öğretmenim, hepsi her zaman oynuyor, bir tek beni yanlarına almıyorlar. Ben de onlar ile oynamak istiyorum. Benimle alay etmeleri yerine benimle oynamalarını istiyorum.” dedi. Bunu duymak öğretmeni tabii ki üzmüştü. Çocukların yanına gitti, “Çocuklar, bundan sonra Berfin ile de oynayabilirsiniz. O da size katılmak, sizinle oynamak istiyor. ”dedi. Çocuklar, öğretmenlerinin söylediği için Berfin’i de yanlarına aldılar, onunla da oynadılar.


Berfin, onlar ile ilk kez oynamış ve ilk kez bu kadar eğlenmişti. Bu durum, onu çok mutlu etti. Bu teneffüs keşke hiç bitmeseydi. O günden sonra her zaman onlarla oynamak isteyeceğini düşünüyordu. Çünkü arkadaşlar ile oynamak muhteşem bir şeydi… Dersin başında öğretmenleri gelir gelmez masasının yanına koştu ve teneffüste ne kadar eğlendiğini anlattı. Öğretmenleri, Berfin’ in gözlerini ilk kez bu kadar parlak, kedisini ilk kez bu kadar çok sevinçli görüyordu. Onu mutlu etmeyi başardığı için çok mutu olmuştu…

Özge, tüm derslerde Berfin’ e yardım etti, bu sayede Berfin daha rahat, güzel okumaya başladı ve derse çok daha fazla katıldı, derslerde aktif davrandı, tüm sosyal etkinliklere katılım sağladı. Hatta çoğu resim ve şiir yarışmasında dereceye bile girdi. Aynı zamanda Özge ve Berfin kendi aralarında çok güzel bir dostluk kurmuş oldular. Tüm sınıf arkadaşları Berfin ile alay ettikleri için çok pişmandı. Bu sebepten dolayı Berfin’den özür dilediler. O günden sonra hepsi çok iyi arkadaş oldular.


Aradan yıllar geçti. Özge de, Berfin de birer genç kız oldular. Küçüklüklerinden beri birbirlerini hiç bırakmayan ve gelecekte de bırakmayacak iki yakın arkadaştı onlar.

Comments


  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter

©2022, Gitap Edebiyat tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page