BİR KÖY GEZİSİ
- Edebiyatçı Kız
- 9 Mar 2022
- 2 dakikada okunur
Yaz tatilinde bir bayram sabahıydı. Ben henüz birinci sınıfı bitirmiştim, altı yaşındaydım. Çok büyük bir heyecanla uyandım ve kalkar kalkmaz bayram için özel aldığımız kıyafetlerimi giydim. Nereye gideceğimiz konusunda bir fikrim bile yoktu. Yine o büyük heyecanla hızlı hızlı bir şeyler yedikten sonra arabaya binerek babamın köyüne gitmek üzere yola koyulduk.
O zamana kadar daha önce köye hiç gitmediğimden dolayı benim için çok ilginç bir deneyim olacaktı. Altı yaşındaki bana göre çok uzun bir yolculuğun ardından köye vardık. Köydeki yollar tabii ki şehirdeki gibi asfalt değil, aksine taş ve toprakla doluydu. Benim için yürümesi çok zor olacak şekilde. Evler de topraktan ve müstakildi. Hepsinin çok geniş bahçeleri ve bahçelerinin içinde birer kümesleri vardı. Hemen hemen her evde inekler ya da keçiler bulunuyordu. Ayrıca çok tatlı tavşanlar vardı ve köpekler de çoktu. Babaannem ve dedem ile bayramlaşmak için onların evine gittik. Bahçelerinde çok sayıda, çeşit çeşit meyve ağaçları vardı. Bahçelerinin üstünü kocaman asmalar kaplıyordu -gökyüzü asma yapraklarından dolayı görülemeyecek şekilde- ve benim en çok dikkatimi çekenler: kırmızı dutlar! Dalından koparıp yerken elim, yüzüm, her tarafımı kirletmeyi başarmıştım. Gerçekten de her türlü meyveyi, sebzeyi dalından kopararak yiyebilmek, her şeyin hemen yanı başınızda yetişmesi çok güzeldi. Bahçede otururken gözüme kümesteki kahverengi-siyah karışımı parlak tüyleri olan birkaç tavuk çarptı. Birinin civcivleri vardı ve etraflarında dört dönüyordu. Parlak sarı ve çok güzel tüyleri olan bu civcivler gerçekten çok sevimliydi ve benim çok ilgimi çekmişti. Sevmek için birini elime aldım. Gerçekten tüyleri çok yumuşak ve yüzü çok sevimliydi. Aradan bir dakika geçmeden tavuk bana kanatlarını kaldıra kaldıra koştuğunda ben öyle bir hızla hemen kümesin yanından uzaklaşmıştım. Neden böyle bir şey yaptığını sormak aklıma bile gelmemişti. Tabii yanımdaki herkes bana kahkahalarla gülmüştü ama bu benim için hiç de komik bir durum değildi.
Bu fazlasıyla “korkutucu” olaydan bir süre sonra köyden ayrıldık. Eve dönerken de gün batımının verdiği kızılımsı turuncu rengin eşliğinde deniz kenarında bir mekâna oturup bir şeyler yedikten sonra yine o asfalt yollarla eve döndük.
Yorumlar