top of page
Yazı: Blog Yazısı Galerisi
  • Yazarın fotoğrafıEdebiyatçı Kız

BİLİNÇLİ MİYİZ: SOSYAL MEDYAYI NE KADAR DOĞRU KULLANIYORUZ?

“FOMO¹” ifadesini daha önce duydunuz mu? Peki ya “hikikomori²”? O zaman muhtemelen “RSI³” terimini de bilmiyorsunuz. Demek bu kelimeleri açıklamak gerekecek: Az önce adı geçen bütün ifadeler sosyal medya kullanımı ile hayatımıza giren bazı psikolojik ya da fiziksel hastalık terimleri.

İçinde bulunduğumuz zaman diliminde kullanımı her geçen gün adeta katlanarak artan sosyal medya mecralarının size kendinizi kısa süreli olarak iyi hissettirdiğini düşünüyorsanız da yanılıyor olabilirsiniz.


Çoğu kişi sabah kalktığında, çalışırken ara vermek istediğinde, öğle aralarında, kısacası her türlü boş zaman diliminde sosyal medya hesaplarını karıştırmayı etrafındaki insanlarla konuşmaya tercih ediyor. Bu durumda adı üzerinde denemeyecek kadar “sosyal” bu platformları bu kadar fazla takip etmenin bize iletişim konusunda verdiği zararı zaten biliyoruz, teknolojik cihazları fazla kullanmanın verebileceği zararları da öyle ama bunun dışında sosyal medyanın psikolojik sorunlara da yol açma olasılığının da var olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu yazıyı okurken fazlasıyla teknik bir sürü tıbbi terimden sıkılmanızı istemeyiz, bu yüzden biraz daha sade bir dil kullanarak birkaç durumu inceleyelim.


1) Gerçekten Bu Kadar Mutlu muyuz?

Pek çoğumuz internet üzerinde gördüğü insanları, onların yaşadıklarını ve sahip olduklarını kıskanabiliyor ya da bunu düşünerek üzülebiliyor. Bu durumda kendinizi düşünün. Hepimiz mutlu olduğumuz harika anları çevremizdeki insanlarla paylaşmak isteriz çünkü sosyal medya hesaplarımız bizim için anılarımızı paylaştığımız bir günlük gibidir aslında. İşte bunlardan dolayı da üzüntülü ya da daha sıradan günleri görme şansınız, mutlu gün fotoğraflarına göre daha azdır.


2) Başarıların Hiçbiri Böyle Kolay Elde Edilmiyor!

Telefonunuzu kısa süreliğine elinize aldığınızda herkesin bir şeyler yaptığını görebilirsiniz. Müzik, resim, edebiyat gibi çeşitli alanlarda yaptıklarını ya da geldikleri noktaları, kazandıklarını paylaşmak insanlar için en doğalı yani bu durum da aynı yere çıkıyor. Elbette bu başarıları arka arkaya görmek insana kendini beceriksiz hissettirebilir ama yine de o gördüklerinizi siz de o denli bir çalışma yaparak elde edebilirsiniz.

Tam da bu bahsettiğimiz için tıp dünyası bir isim bulmuş hatta: Ördek sendromu! Ördeklere dışarıdan bakıldığında sadece sakince suda yüzdükleri görülse de suyun altından baktığınız zaman ördeklerin bacakları hızla çalışmaktadır. Sakinlik sadece suyun üzerindeyken altında çok fazla çaba vardır. İnsanların istedikleri duyguları, başarıları zahmetsizce elde etmiş gibi göstermesi de buna dayanarak böyle isimlendirilmiştir.


3) Güzellik Göreceli Bir Kavramdır.

Sosyal medyadaki bazı isimlerin tarzlarından hareketle herkes onlara benzemeye çalışıyor. Fotoğraflarını gördüğümüz insanlardan tutun oyuncak bebeklere kadar güzellik algımızı etkileyebilecek birçok şey varken insanlar kendini çok çirkin görüp beğenmemeye başlayabiliyor, sonuç olarak bu durum da birinin günlerinin iyi geçmemesi için şüphesiz ki en az diğerleri kadar etken. Halbuki güzellik herkese göre değişebilecek, göreceli bir kavramdır ve herkesin ayrı ayrı güzellikleri vardır. Güzellik algılarının sizi kötü şekilde etkilemesine izin vermeyin!

Kısacası sosyal medyada uzun süre vakit geçiren insanların az önce okuduğunuza benzer durumlardan kötü etkilenmesi çok olası ama aslında ve bu amacın dışına çıkılmamaya gayret edilmesi gereken bir platform olduğunu hatırlamak ve gördüğümüz her şeyi fazla ciddiye almamak. Sosyal medya kullanmayı günümüz çağında asla engelleyemeyiz, zaten buna da gerek yok. Önemli olan bilinçli kullanıcılar olmayı başarabilmek.


Bu arada, bu yazıya eklemeden geçemeyeceğim bir madde daha olmalı. Sosyal medyadaki bazı kişilikler, gerçekleri yansıtmayabilir. Daha önce gerçek hayatınızda yüz yüze bir biçimde görüşmediğiniz insanların gerçekten kim olduğunu asla bilemezsiniz. Bu yüzden sanal ortamlarda tanımadığınız insanlarla konuşmamaya gayret edin ve herkese açık hesaplarınızda kendinizle ilgili aşırı bilgi paylaşmamaya da özen gösterin. Bu sayede sosyal medya kullanımının size verebileceği potansiyel zararı en düşüğe indirebilirsiniz!


1: Gelişmeleri kaçırma korkusu (Fear of Missing Out-FOMO) bireylerin kendilerinin olmadığı bir ortamda diğerlerinin daha keyifli yaşantılar deneyimleyeceğine yönelik yaygın bir endişe ve kaygı deneyimi olarak tanımlanmaktadır.

2: Bu rahatsızlığa sahip olan insanlar, kendilerini sosyal hayattan koparırlar. Genel olarak ebeveynleriyle birlikte yaşamayı tercih ederler. Bazıları kendi istekleri ile günlerce odalarına kapanır ve hem aileleri ile hem de çevreleri ile sosyal ilişki kurmaktan kaçınırlar. Söz konusu psikiyatrik bozukluk, çoğunlukla okula veya işe gitmeyi bırakan 13 ve 30 yaş arası gençleri etkiler.

3: Sürekli Gerilim Yaralanması (Repetative Strain Injury-RSI) belli hareketi sürekli olarak yapmak, rahatsız bir pozisyonda uzun süre kalmak veya uzuvları sürekli olarak uygunsuz açılarda zorlamak nedeniyle oluşan türde rahatsızlıkların genel adıdır.

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page